“İnsan bedeniyle insan değildir."
“İnsan bedeniyle insan değildir. Doktriniyle ve mevhumeleriyle de insan değildir. O ancak doymak bilmez bir eylem kaynağı olan tutkusundan kurtulmuş kişiliğiyle insandır”(Ülken, 2004, s. 55)
“İnsan özgür olarak doğmamıştır. Fakat içinde hayvanla toplumun çalışması bu özgürlüğü pençeleşe pençeleşe kazanmıştır. İnsan ahlaka ve ruha sahip olarak dünyaya gelmemiştir… insan zincirler içinde doğar, fakat hayatı pahasına bu zincirleri kırarak… özgürlüğe ulaşır…ruhun ve ahlâkın hürlüğüne ancak çatışmayla, çabayla, ıstırapla ve kurbanlarla ulaşacaktır” (Ülken, 2004, s. 188)
“Korku üzerine kurulmuş ahlâk olamaz. Cehennem korkusu ve kılıç korkusu, Allah korkusu ve kanun korkusu eğer bizi düzeltecekse, bu düzelmenin gözümde hiçbir değeri ve İnsanî ahlâk ile bir ilişkisi yoktur” (Ülken, 2004, s. 101)
“Umut üzerine kurulmuş ahlak olamaz. Uçmak (cennet) ve gelecek umudu, mağfiret umudu ve şöhret umudu; eğer vaat ettikleri tatmin ve menfaatle bizi erdemli yapacaklarsa; bu vaatlerin bir hayal ve bir tuzak olduğu anlaşıldığı vakit erdem bitecektir. Veya bu umutlar tatmin edildiği, sahte mutluluğa varıldığı ve şöhret temin edildiği zaman ahlâka lüzum kalmayacaktır.” (Ülken, 2004, s. 102)
“Size ‘İlkçağ Hikmetini’ değil, aşk ahlâkını teklif ediyorum. Sizden vazgeçmenizi, ölçülü olmanızı, arzulara karşı koymanızı ve azla yetinmenizi değil, sonsuzca isteminizi, küçük ve aşağı arzuları aşmanızı, onlara değer ve önem vermemenizi istiyorum” (Ülken, 2004, s. 67)
-Ülken, H. Z. (2004). Aşk ahlakı. İstanbul: Dünya Yayınları.